Anasayfa / SD / Genel Ekonomik Durum

Genel Ekonomik Durum

Ekonomik Yapı

 

Sudan, çok zengin doğal kaynaklara sahip olmasına rağmen, uzun yıllar süren iç savaşların yol açtığı yıkım ve yoksulluk nedeniyle hali hazırda yoksul ülkeler kategorisinde yer almaktadır. Nüfusun %58’i yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır. Ülke, 1971’den beri BM’in “En az Gelişmiş Ülkeler” listesinde yer almaktadır.

 

Tamamen tarım ve hayvancılığa dayanan ülke ekonomisi, 1970’lerin sonlarında petrol bulunması ve 1999’da ihracata başlanmasıyla büyük ölçüde petrole bağımlı hale gelmiştir. Diğer sektörler ise gereken ilgiyi görmemiştir. Günlük petrol üretimi 2003 yılında 210 bin varil düzeyinde iken 2011 yılına kadar 490 bin varil civarına yükselmiştir. Petrol üretiminin artması ve petrol fiyatlarının yüksek düzeyde seyretmesi hem ithalat için gerekli dövizin sağlanmasında hem de kamu gelirlerinin artırılmasında hayati rol oynamıştır. Ancak, 9 Temmuz 2011 tarihinde, nüfusun %20’sini barındıran Güney Sudan’ın ayrılmasıyla petrol rezervlerinin %75’ini kaybetmiştir. En büyük gelir kaynağının önemli bir kısmını kaybeden Sudan bu süreçte, başta yüksek enflasyon, negatif büyüme ve döviz darboğazı gibi ciddi ekonomik sorunlarla karşı karşıya kalmıştır.

 

Petrolün büyük çoğunluğu Güney Sudan’da kalsa da rafineri, boru hattı ve liman gibi altyapılara sadece Sudan’ın sahip olması petrol ihracatında Güney – Kuzey işbirliğini zorunlu kılmıştır. Güneyden ihraç edilecek petrolün boru hattı ile rafinerilere ve Sudan limanına sevkiyatı Sudan’a belirli bir geliri garanti etmektedir. Ancak iki taraf arasında geçiş ücreti konusunda anlaşmazlık yaşanması ve Aralık 2013’te Güney Sudan’da iç savaş çıkması, petrol üretimi ve sevkiyatını olumsuz etkilemiştir. 100 doların üzerinde seyreden petrol fiyatlarının Haziran 2014’ten itibaren kademeli olarak 50 doların altına gerilemesi de petrol üretiminin azalmasında önemli rol oynamış, transfer ücreti konusunda yeni anlaşmazlıklara yol açmıştır.     

 

Sudan ekonomisinin önündeki en önemli engellerden biri, yıllarca süren ABD ambargosu olmuştur. ABD’nin, terörizmi finanse ettiği gerekçesiyle, 1993 yılında uygulamaya başladığı ambargo Sudan ekonomisini son derece olumsuz etkilemiştir. Ambargonun finansal işlemleri de kapsaması, ülkenin başta bankacılık olmak üzere hizmetler sektörü ile dış ticaret sektörlerinde büyük sorunlara yol açmıştır. Öyle ki, Sudanlılar uluslararası para transferi gerçekleştirebilmek için başta Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere bazı çevre ülkelerde hesap açmak durumunda kalmıştır. Bu da işlem maliyetlerini artırmıştır. Ambargo yüzünden döviz gelirleri gerileyen Sudan’ın ithalatı da olumsuz etkilenmektedir. Yedek parça temin edilemediğinden uçak seferlerinde dahi düşüş yaşanmıştır. ABD, Sudan’a karşı 20 yıl sürdürdüğü ticari ve ekonomik ambargoları 12 Ekim 2017 yılında kaldırmıştır. Buna rağmen, terörü destekleyen ülkeler listesinden çıkarmadığı için Sudan henüz beklediği ekonomik rahatlamayı sağlayamamış, aksine derin bir döviz krizi ile ekonomik krize girmiştir.

 

Petrol gelirlerinin ülkenin bölünmesiyle birlikte önemli ölçüde düşmesi, altın madenciliğinin önemini artırmıştır. Petrolün yerini altının almasıyla birlikte Sudan’da “altına hücum” olayı yaşanmıştır. Yüzbinlerce kişi altın arayışına girmiştir. Altın arayanlara malzeme tedarikçiliği bile önemli bir ekonomik faaliyet haline gelmiştir.

 

Sudan, altın madenciliği alanında yurtdışı yatırımcıların da dikkatini çekmiştir. Yapılan yeni yatırımlarla altın üretimi her yıl artış göstermektedir. Sudan’ın 2016 yılı altın üretiminin 100 tona ulaşması beklenmektedir. Böylece Sudan’ın altın üretiminde Afrika’nın 2. büyük (2015’te 82 tonla Afrika’nın 3. büyük, dünyanın 17. büyük üreticisi), dünyanın 9. büyük altın üreticisi konumuna yükseleceği beklenmektedir. Diğer yandan, artan ihracatla birlikte Altın madenciliği en çok döviz kazandıran sektör durumuna gelmiştir.

 

Sudan Eylül 2012’de ülkede çıkan altını işlemek üzere bir altın rafinerisini faaliyete sokmuştur. Rafineri çevre ülkelerden çıkarılan altını da işleyebilecek büyüklükte kurulmuştur. Yıllık kapasitesi 300 ton civarındadır.

 

2012’de çatışmaların yoğun olarak yaşandığı Kuzey Darfur’da da çok zengin altın yatakları keşfedilmiştir. Altın, Sudan’da petrolün yerini alırken iç çatışmaların en önemli nedenlerinden biri haline gelmiştir.

 

Petrolün görece önemini yitirmesiyle altın madenciliğinin yanında tarım sektörü stratejik sektör durumuna gelmiştir. Hayvancılığın da yer aldığı tarım sektöründe hayvancılık %60’la daha büyük bir paya sahiptir. Sudan, büyük ve küçükbaş hayvan varlığı bakımından Afrika ve Ortadoğu’nun en önemli ülkesidir. Canlı hayvan ihracatı altın ve petrolden sonra üçüncü sırada gelmektedir. Şeker kamışı, darı, susam, mango, yer fıstığı, sorgum, baklagiller, muz, soğan, domates, patates en önemli tarım ürünleridir. Sudan, Arap sakızı üretiminde dünyada yaklaşık %80 payla ilk sıradadır. Yıllık 100 milyon doların üzerinde ihracat geliri sağlamaktadır.

 

Sudan’da GSYİH’nin yaklaşık %32’sini tarım, %22’ini sanayi ve %46’sını hizmet sektörü oluşturmaktadır. Çalışan nüfusun %44,6’sı tarım sektöründe, %15,3’ü sanayi sektöründe, %40,1’i ise hizmet sektöründe istihdam edilmektedir. Önemli sanayi dalları tekstil, çimento, şeker, petrol rafinesi, otomobil montajı gibi dallardır.

 

Sudan ekonomisi, bölünmenin etkisiyle 2011’de %1,3, 2012’de %3,4 oranlarında küçülmüştür. 2013 yılından itibaren pozitif büyümeye geçen ekonominin 2016 ve sonrasında %3 - 3,5’lik bir büyüme sergilemesi beklenmektedir.

 

Ekonomi Politikaları

 

Sudan yönetimi 1997 yılından beri IMF ile birlikte ekonomide yapısal reform programları gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Bu kapsamda, enflasyonun kontrol altına alınması, para değerinin korunması, yüksek ekonomik büyüme, cari işlemlerin dengede tutulması ve özelleştirme konularında başarılı sonuçlar alınmıştır. Ayrıca ülkenin 2011 yılı itibariyle 38,62 milyar dolar olan dış borçları konusunda da IMF ve Dünya Bankası ile çalışmalar yürütülmektedir.

 

1989 yılında gerçekleşen hükümet darbesinden beri Sudan’da finansal sistem İslami kurallara göre işlemekte ve klasik faiz uygulamalarından farklı sistemler kullanılmaktadır.

 

Ülkede yaşanan iç savaşın 2005 yılında resmi olarak sonlandırılmasının ekonomiye olumlu etkileri olmuş; üretim, ticaret, yatırım ve alt yapı yatırımlarında hızlı artışlar gerçekleşmiştir.

 

Ülkenin gelirleri 2000 yılından beri başlayan petrol ihracatı ile hızla artmış olsa da hükümet harcamaları gelirlerden daha fazla artış göstermiştir. 2004-2008 döneminde hükümet harcamalarının yıllık ortalama %32 artış gösterdiği tahmin edilmektedir. Aynı dönemde enflasyon artış oranı ise yıllık ortalama %10 olarak gerçekleşmiştir.

 

Sudan’ın coğrafi konumu, ülkeye ekonomik açıdan avantajlar da sağlamaktadır. Denize kıyısı olmayan komşu ülkelere göre ticarette avantajlı bir konuma sahip bulunmaktadır. Bu kapsamda Etiyopya Hükümeti taşımacılık için Sudan Hükümeti ile anlaşarak Sudan Limanı’nı kullanmaktadır.

 

Yabancı yatırımları çekmeye çalışan ekonomi politikaları sonucu son yıllarda ülkeye yapılan yatırımlarda artış görülmektedir. Yabancı yatırımların çoğunluğu petrol sektörüne yönelmiş olmakla birlikte, bu sektörde bulunan Çin, Malezya ve Hindistan’ın finans ve haberleşme sektörüne de ilgi gösterdikleri görülmektedir. Ayrıca Körfez ülkelerinden Arap firmalarının tarımsal üretim konularında önemli anlaşmalara imza attıkları görülmektedir. Ancak, 2011 yılı Temmuz ayında Güney’in ayrılmasıyla petrol rezervlerinin %75’ini kaybeden Sudan ciddi ekonomik darboğaza girmiştir. Sudan, Güney’in ayrılmasının yarattığı ekonomik etkileri ortadan kaldırmak için, vergi gelirlerini artırmayı ve harcamaları azaltmayı hedefleyen 3 yıllık acil tasarruf programı açıklamıştır. Yükselen gıda fiyatları, işsizlik, yüksek döviz kuru başlıca ekonomik problemler arasında olup uygulanan kemer sıkma politikaları halkı zor durumda bırakmaktadır.

Sitemizde ve uygulamamızda çerezler kullanılmaktadır. Buradan İnceleyebilirsiniz..